Oklahoma Üniversitesi'nden çalışma yazarı Julie Ober Allen, "Yaş ayrımcılığı, ayrımcılığın en yaygın biçimi ve sosyal olarak en gözde biçimi olabilir. Son 60 yılda ırkçılığın, cinsiyetçiliğin, homofobinin ve diğer izmlerin ne kadar zararlı olabileceğine dair farkındalık arttı, ancak yaş ayrımcılığı hala gözden kaçıyor ve görmezden geliniyor. Yaş ayrımcılığı bir stres kaynağıdır ve insanların bir stres tepkisi vardır. Stresin kalp atış hızını, kan basıncını arttırdığı, uykuyu engellediği ve diğer olumsuz sonuçların yanı sıra bağışıklık sisteminin virüslerle savaşma yeteneğini azalttığı bilinmektedir. Senaryoyu çevirmenin zamanı geldi. Yaşlı yetişkinleri klişeler olarak değil, bireyler olarak tanımamız gerekiyor ve yaşlanmayı, düşüş ve ölümle işaretlenmiş bir yaşam aşamasının aksine, başka bir yaşam aşaması olarak düşünmeliyiz" dedi.
Çalışma için, kendisi ve meslektaşları, 50 ila 80 yaşları arasındaki 2.000'den fazla kişiden günlük deneyimleriyle ilgili anket sonuçlarını inceledi. Katılımcılar, yaşlanmayla ilgili kendi deneyimleri ve inançlarıyla ilgili 10 soruya verdikleri yanıtlara göre bir puan aldı. Puan ne kadar yüksekse, insanların fiziksel veya zihinsel sağlıklarının kötü olması, kronik sağlık sorunlarının olması ve/veya depresyon belirtileri gösterme olasılığı o kadar yüksekti. Ankete katılanların %65'i düzenli olarak yaşlı insanlarla ilgili fıkralar gördüklerini, duyduklarını veya okuduklarını söylerken, %45'i daha fazla kişisel deneyime sahip olduklarını, diğerlerinin ise yaşları nedeniyle teknoloji, görme, işitme veya hafıza sorunları olduğunu düşündüklerini söyledi. Bazı sorular içselleştirilmiş yaş ayrımcılığı biçimlerine baktı. Birçok insan, sağlık sorunlarının yaşlanmanın bir parçası olduğu ve yalnız, depresif, üzgün veya endişeli hissetmenin de bunun bir parçası olduğu konusunda hemfikirdi.
Makalenin/Haberin İngilizce versiyonuna buradan ulaşabilirsiniz.
Haber Yayınlanma Tarihi : 21.06.2022
Haberi Sosyal Medyada Paylaş:

