Chew'un araştırması, müziğin "cümle yapısı" adı verilen bir yönüne odaklandı. Bir performans sırasında müzisyenler, parçadaki cümlelerin sınırlarını belirlemek için müziğin temposunu ve ses yüksekliğini değiştirerek, insanların ilgisini çeken hoş müzik kalıpları yaratırlar. Araştırmacılar, bazı müzik parçalarının diğerlerinden daha öngörülebilir bir cümle yapısına sahip olduğunu belirtti. Ekibin daha önceki araştırmaları, şarkılardaki öngörülebilir cümle yapısının nefes almayı ve kalp atış hızını düzenlemeye yardımcı olduğunu ortaya koymuştu. Aynı şeyin kan basıncı için de geçerli olup olmadığını merak ettiler.
Bu soruyu yanıtlamak için Chew ve meslektaşları, ünlü piyanistler tarafından icra edilen 30 kayıtlı piyano parçasından dokuzunu dinleyen 92 kişinin kalp aktivitesini takip etti. Katılımcıların ortalama yaşı 42'ydi. Araştırmacılar, bir bilgisayar algoritmasının her bir seçimin "müzik temposu ve ses yüksekliği ifadesi yay sınırlarını" tespit ettiğini açıkladı. Özellikle "uyum"a bakıyorlardı: Vücudun fizyolojik ritimleri müzik gibi dış uyaranlarla senkronize etme yeteneği. Çalışma, çoğu durumda kan basıncının tempodaki değişikliklerden ziyade müziğin ses yüksekliğindeki değişikliklere daha kolay uyum sağladığını gösterdi. Chew ve meslektaşları, genel olarak, bir müzik parçasının ifadelerinin öngörülebilirliğinin, dinleyicinin kan basıncının müzikle senkronize olmasıyla büyük ölçüde bağlantılı olduğunu belirtti. Bunun, vücudun kan basıncını sağlıklı yollarla düzenleme yeteneğini güçlendirebileceğini öne sürdüler.
Makalenin/Haberin İngilizce versiyonuna buradan ulaşabilirsiniz.
Haber Yayınlanma Tarihi : 04.09.2025
Haberi Sosyal Medyada Paylaş:


